Yanlış teknolojiyle geçen 130 yıl

Dünyanın ilk elektrikli otomobilinin üretimi ve başarıyla test edilmesinin üzerinden 130 yıl geçti.

Varsayalım ki; 1894 yılından sonra tarihin akışı değişti ve içten yanmalı araçlar yerine elektrikli araçlar yollara hakim oldu.

Bugün bir “mucit” ortaya çıkıp “Ben petrolle çalışan bir motor icat ettim, elektrikli araçların yerini alacak..!” deseydi nasıl bir karşılık görürdü?

Muhtemelen karşısına şöyle problemler çıkardı;

• Müthiş kirli ve pahalı bir petrol çıkarma süreci
• Aynı derecede kirli ve maliyetli rafinasyon işlemi
• Çıkan ürünü (benzin, mazot vd.) dağıtmak için muazzam bir tanker filosu
• Petrolü araçlara sunmak için kurulacak sayısız yüksek maliyetli satış noktası (benzin istasyonları)
• Araçların egzos ve yağ atıklarından oluşan dehşet bir kirlilik
• Birlikte çalışması gereken ve çok sayıda parçadan oluşan kompleks makinelerin (motor ve şanzıman gibi) yarattığı karmaşık onarım, servis ve bakım süreçleri
• vs. vs…

Halbuki;

• Elektrik üretmek için kaynaklar sınırsız, illa ki bir yerleri kazmak şart değil
• Elektrik zaten dağıtılıyor, ilave dağıtım noktaları kurmanıza, tanker tanker elektrik taşımanıza gerek yok
• Son derece basit fizik prensiplerine dayalı elektrik motorlarının bakımı ve tutumu oldukça basit
• Elektrikli araçların üretim ve geri dönüşüm süreçleri boyunca yaratılan kirlilik içten yanmalı alternatiflere kıyasla minör seviyede
• Elektrikli aracın kullanımı sırasında hiçbir kirli atık üretilmiyor
• Elektrikli aracın bakım ve onarım masrafları son derece düşük

Son birkaç yıldır elektrikli araçların gelişim ivmesine bakınca 130 yıl boyunca yollara hakim olsalardı şu an hangi noktada olacakları hayal gücümüzü zorlar.

İçten yanmalı motorların belki dayatılan, belki de hak edilen hakimiyeti ile geçen son 130 yıl, insanlık tarihinde kirli bir parantez olarak kalacak gibi görünüyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*