“Suyumuz bitti”, “dereler, barajlar kurudu”, “aman su tasarrufuna dikkat!”, “klozetinize şişe koyun, az su harcasın”, “daha az yıkanın”… gibi cümleleri sıkça duyar olduk.
Tümüne ve çok daha fazlasına katılıyorum. Eski zamanlarını bildiğim bazı göl ve derelerin şimdiki durumlarını görmek bana herşeyi anlatıyor zaten.
Değinmek, vurgulamak istediğim nokta bizim ulusal ciddiyetsizliğimizin bu alana da yansıması.
Balık baştan kokuyor. Yol kenarlarında ve parklardaki göz alabildiğine geniş çimenlikler yoluyla en büyük su tüketicisi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi türlü türlü afişler yaptırıyor su tüketimini azaltalım diye !
Evet, çimenlikler güzel görünüyor görünmesine ama onları yeşil tutacağız diye tüketilen suyun haddi hesabı yok !
Bu sadece bir gözlem tabii ki. Okuyucu olarak bu gözleme katılıp katılmamak size kalmış…
Ciddiyetsizliğimizin bir başka boyutu daha var. “Aaa… vah vah, su kalmayacak, bittik, mahvolduk !” diye inlerken gündelik alışkanlıklarımızda bir değişim görünmüyor. Pek fazla kimseden “evet, ben de evimde şunu yaptım, buna dikkat ediyorum…” gibi sözler duymuyorum.
Klasik alışkanlığımız; sadece şikayet devam ediyor.
Ama herşeye rağmen asıl suçlu biz, sıradan insanlar değiliz inanın…
Devlet, elini eteğini çekmiş bu işlerden gibi görünüyor. Vatandaşının sırtına yüklemiş, su tasarrufu yapın diye ! Aslında yapacak çok şeyleri var. Ülkeyi yöneten sağ partinin öncelikleriyle örtüşmediği için son derece gerekli ancak cesur adımların atılmadığını sanıyorum.
Hangi konular mı ? Buyrun;
1) Rezervuar üreticilerine, çift hazneli rezervuarlar zorunlu kılınsın. Az kirletince ufak düğmeye çok kirletince büyük düğmeye basılsın. Muazzam bir su tasarrufu olur !
2) Musluk imalatçıları bundan böyle sadece aç-kapa tarzı veya fotoselli musluklar üretmek zorunda bırakılsın (ancak kalitelilerinden). Klasik muslukları açıp kapatırken geçen sürede harcanan su inanılmaz ! Üstelik diş fırçalarken, banyo yaparken iki saat çevir çevir, kapatmaya üşendiğimiz için de açık tutuyoruz bunları.
3) Büyük alışveriş merkezlerinin tuvaletlerinde, kamu binalarında yani kalabalıkların yoğun olduğu yerlerde fotoselli musluklar, pisuvarlar zorunlu kılınsın. Bunları yapmayan işletme ruhsatı alamasın. Böylece sadece el yüz yıkarken su harcanır.
4) Su ile üretim yapan veya doğrudan sudan para kazanan meşrubat, bira vb. üreticilerinden daha yüksek su parası veya vergi alınsın. On-yirmi kat kar yerine daha makul karlarla çalışmak zorunda kalsınlar.
5) Suya zam yapılsın ki tüketmeye çekinelim (yazmasamıydım bunu ? birileri cımbızla çekip alır mı bu öneriyi 🙂
6) Boşa, denize akan dereler, nehirler o denli çok ki ! Çevreyi tahrip etmeyecek, nehir veya derenin doğal yaşantısına zarar vermeyecek alanlarda küçük küçük barajlar yapılsın.
7) Temiz su kaynaklarını kirletenlere sıfır tolerans ile yaklaşılsın ve cezalarla canları öyle bir yakılsın ki bir daha buna yeltenmesinler bile !
8) Belediyeler çimen sulamaya son versin ve onun yerine yetişmiş ağaçlar diksinler. Ağaçlar dip suyunu kullanır (gerektiği kadar !) ve çimenliklere gölge olup yanmalarını önler.
9) Yeni Golf sahaları açmak kesinlikle yasaklansın. Üç beş zengin turist gelecek diye korkunç bir su ve çevre katliamına meydan verilmesin.
10) Seçimlerde, bu işlere duyarlı olacağını bildiren bir hükümeti iş başına getirelim ! Bilinçli olalım…
Hoşçakalın…