Türkiye’nin ortak ülke (“partner country”) olarak yer aldığı CeBIT 2011, 1-5 Mart 2011 tarihleri arasında Almanya’nın Hannover kentinde düzenlendi.
1998 yılından bu yana sıklıkla katılma fırsatı bulduğum CeBIT, bu yıl geçmiş dönemlere göre daha sönüktü. Ziyaretçi sayıları hakkında istatistikler henüz elimde yok ancak görünen köy de kılavuz istemiyor.
Oyun meraklılarının gözdesi olan 23. salon, Intel öncülüğündeki oyun yarışmalarına ve Intel işlemcileri kullanan oyun bilgisayarlarına ev sahipliği yapıyordu. Fuarın en hareketli salonuydu diyebilirim.
Fuarın öne çıkardığı diğer trendler; giderek artan mobilite, gelişen navigasyon sistemleri, günlük hayata hızla girecek gibi görünen 3D ekranlar, 3D kameralar ve hologram sistemleriydi.
Benim kişisel olarak en çok ilgimi çeken ve zaman ayırdığım alan ise 2. salonda yer alan “Open Source Park” (Açık Kaynak Parkı) oldu.
Özgür yazılım ve açık kaynaklı yazılım ürünlerinin, yazılım geliştiricilerinin, danışmanlık şirketlerinin ve projecilerin yer aldığı alan her ne kadar biraz sıkışık da olsa ilham vericiydi.
Görüşme fırsatı bulduğum kimi şirket ve vakıfların temsilcileri kendilerine gösterilen ilgiden son derece memnun olduklarını belirttiler.
Mozilla standında, Firefox 4’ün “beta” sürümü tanıtılıyordu ziyaretçilere. Dargın biraderler LibreOffice ve OpenOffice.org ayrı ayrı standlarda yer bulmuşlardı. LibreOffice’e olan ilginin daha yoğun olduğunu gözlemledim.
Kendileri de farklı özgür yazılım projelerinde aktif olarak görev alan kurucu ve çalışanlardan oluşan danışmanlık şirketleri, hem özgür yazılım dünyasına katkıda bulunuyor hem de müşterilerine çözüm üretirken bu yazılımları kullanıyorlar. Üzerinde durulması gereken son derece basit ve bir o kadar güçlü bir iş modeli bu.
Sunma fırsatı bulduğum seminlerde sıklıkla vurguladığım bu modelin aktif olarak uygulanışını görmek ve Richard Stallman’ın tabiriyle, komşusuna yardım fırsatını kaçırmayan, aynı zamanda ciddi kontratlara imza atan bu insanlarla sohbet etmek gerçekten keyifliydi.